Ucuz Ölümler Ülkesi…

07.02.2020
A+
A-

Fransız yazar ve düşünür Albert Camus şöyle diyor: ‘’Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın!’’

Kesinlikle çok mantıklı bir yaklaşım!

Bir medeniyetin düzeyini kadının statüsü belirler, kadının değerinin düşük olduğu ülke medeni olamaz. Medeniyet aynı zamanda kültürel gelişmişlik düzeyi ile de ilişkilidir. İnsan haysiyetinin, onurunun yanında insan hayatının değeri de medeniyet seviyesinin ölçüsüdür. İnsan hayatının değersiz ve ucuz olduğu, pisipisine ölümlerin yaşandığı bir ülke, gelişmemiş hatta geri kalmış demektir. Hayatın değeri; gelişmiş ve medeni ülkelerde yüksek, geri kalmış ülkelerde ise düşüktür. ‘Mısır’da idamın kültürümüzün bir parçası olduğu gerçeğini batılı dostlarımıza anlatamıyoruz’ diyor dikta yönetimi. Batıda insan hayatı bu anlamda çok değerlidir.

Kadın cinayetleri o kadar arttı ki, saatlik kadın ölüm oranları hesaplanmaya başlandı. Töre cinayetleri, zorla evlendirmeye zorlanan genç kızların dramı geri kalmışlık belirtisidir.

Bir ülkede kurallara riayet etmek hem canını, hem malını koruduğu gibi medeniyet ölçüsüdür de. Japon ve Almanları gelişmiş yapan, disiplinli çok çalışma yanında aşırı kurallara bağlılıklarıdır. Çok kız çocuğu sırf tecavüze maruz kaldı diye öldürülüyor; sevdi diye de öldürülüyor veya şiddete maruz kalıyor.

Trafik de çok can alıyor; ‘kurallar delinmek için konulmuştur’ mottosu nedense tüm insanlarımızın genlerinde var! ‘Trafik kurallarına uymak muhallebi çocuklarının işidir’ gibi düşünen “ağır abiler” kuralları delmekle kalmayıp kuralları ihlal ederek insanların hayatlarını hiçe sayarak etrafa tehlike saçıyorlar. Trafik kazalarından ölümde Avrupa’da birinciyiz.

İşçi ölümlerine göz attığımızda bir tanker bir köprüye çarpıyor, köprü yıkılıyor… Burada işçinin, tanker sürücüsünün, köprü yapımının ihalesini alanın hepsinin eksiği ve suçu var!

Asansör düşüyor, 10 kişi ölüyor; üç-beş gün konusu ediliyor, bir-kaç memur sorumlu tutuluyor… O firmaya ödül olarak Ankara’nın gaz parasını toplaması için özelleştirilen Ankara gaz para toplama yetkisi veriliyor.

Ermenek’te, Soma’da yüzlerce kişi öldü, sorumlu tutulanlar kaç kişi? Ve cidden o kişiler mi sorumludur? Özelleştiren ve denetlemeyen bakanlık suçsuz mu? Kömür madeninde facialar yaşanıyor ve yüzlerce kişinin ölümüne sebep veren şirket hala yeni binalar dikiyor, teşvik alıyor ve hak ettiği cezayı almıyor. Kömür çıkartan şirketlerin yaşam odaları kurmaları kaç paraya mal olur ki? Bu bedeli mi düşünüyor onay vermeyenler? Denetimsizlik ve iş sağlığı ve güvenliği yetersiz oluşu, işçilerin eğitiminin yetersizliği ile birleşince facialar kaçınılmaz oluyor.

İyi eğitilmemiş, kaliteli meslek sahibi olmamış insan gücüyle, kaliteli hizmet ve mal üretmek mümkün müdür? Yetişmemiş bir teknik personelle hangi fabrikada kaliteli mal üretilebilir? İyi yetişmemiş bir sağlık personeli ile hangi kaliteli sağlık hizmeti sunulabilir? Bunun için günümüzde bütün dünya eğitimde kaliteyi yakalamak peşindedir. Çünkü eğitimde en iyi kaliteyi yakalayan milletler gelişir kalkınır. Kalitenin temelinde çağdaş eğitim yatmaktadır.

Bir ülkeyi geri bırakmak, yıkmak istiyorsanız topa tüfeğe gerek yok. Sadece eğitim kalitesini biraz düşürün yeter, derler. Eğitim kötü olunca; kötü doktor hastaları öldürür, hâkim yanlış karar verir, kötü mimarın çizdiği köprü ve bina yıkılır, mühendisin yaptığı binalar yıkılır. Eğitimi yetersiz yönetici önlem alamaz, koordinasyon kuramaz, acil durumlarda yeterli tedbirleri alamaz.

Son haftada baş döndürücü afetler yaşadık. Elazığ ve Malatya depremi oldu. 6,8 büyüklüğünde depremle 40 insanımız öldü, binlerce ev oturulamaz hale geldi. Japonya, Küba ve Şili’de daha büyük depremlerde hiç can kaybı ve hasar olmadı. Van’da çığ düşmesi yaşandı. Kar, kış, tipi, yol durumu, iklim göz önüne alınmadan, uyarı ikaz yapılmadan insanların yolculuğa çıkmasına izin verilmesi hata. AFAD ve valilik olayı haber alır almaz yolu açmak için çığ tehlikesini hesap etmeden, soğuğa dayanıklı giysiler için donmaya karşı tedbir alınmadan, hava durumu risk analizi yapılmadan hurra palas pandıras çok sayıda kurtarma ekibi gönderilmiş. Çığ tehlikesi olan karla kapalı yolda paletli kızaklı ulaşım araçları hazırlanarak koordinasyon iş sağlığı ve güvenliği önlemi alınmadan hareket edilmesi, 34 ilave can kaybına sebep olmuştur. Bu; yönetici dâhil acil arama kurtarma birimlerinin yetersizliğini, eğitimsizliğini, plansızlığını hazırlıksız yakalandığını gösteriyor.

Aynı gün uçak pistten çıkıyor, hava rüzgârlı yağışlı ya izin verilmesin ya da alternatif iniş pisti hazırlanması gibi önlemler alınmadığı için pilot inmemesi gerekirken iniş yapıyor, kaza oluyor.

Kazaya müdahale için giden polis ekipleri; yol çalışması yapılmış, tamamlanmamış, hiçbir uyarı levhası olmadığı için trafik kazası geçiriyor.

Metro inşaatında kaza oluyor. Yaralılar ambulans yetersizliği nedeniyle otobüslerle hastanelere taşınıyor. Bu kadar hata tesadüf olamaz. Bu geri kalmış ülke olduğumuzu, insan kalitemizin eğitim düzeyimizin göstergesidir. Batıda kaza oranı oldukça düşük, kazara ölüm neredeyse imkânsız. Ama doğu toplumlarında iş kazaları çok yüksek, ölüm oranları kabul edilemez düzeydedir. Ucuz ölümler ülkesi olduğumuzun resmidir.

Bürokraside liyakati sadakatin önüne koymayan kayırmacı torpilci yapı yıkılmaya mahkûmdur.

Eğitimde çöküşün en basit sebebi okulda kalmayı yasaklayarak, bilen bilmeyen, başarılı başarısız ayrımı ortadan kalktı. Her mahalleye üniversite açarak da yüksek öğrenimin kalitesi düştü.

Sonuç olarak beşeri sermayemiz olan insan kalitemiz de düştü. İnsan bozulduğu zaman onu düzeltmek çok zordur. Geri kalmış ülkelerde anneler, çocuklar, kadınlar, sokak hayvanları, ağaçlar, tarih hep ağlar. Hep ürkektir. Hep bir ölüm haberi bekler. Güvercin ürkekliği, ceylan tedirginliği yaşar körpe dimağlar, anneler evlatların yollarını bekler, tedirgin yollarda bekler gözler. Yaşamak ve yaşatmak esastır bizim milli kültürümüzün özü. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın demiş ulu Türk büyükleri. Araplaşma, Ortadoğu’laşma, eksen sapması zihin dünyamızı da etkilemiştir. Ucuz ölümlerin yaşandığı Ortadoğu toplumu olduk.

Mümin Sekman’in Ortadoğululuk üzerine sözleriyle sözlerime son veriyorum:

– ÖLÜMÜ YÜCELTİP güzel yaşamayı aşağılamak ORTADOĞULULUKTUR.

– Dini yüceltip bilime kayıtsız kalmak Ortadoğululuktur.

– Lideri yüceltip, iyi sistem kurmayı aşağılamak Ortadoğululuktur.

– İmanı yüceltip aklı aşağılamak Ortadoğululuktur.

– Duyguları yüceltip mantığı küçümsemek Ortadoğululuktur.

– Müteahhitti yüceltip, mühendisi aşağılamak Ortadoğululuktur.

“Alnı secde görüyor” diye, ZORBA ve HIRSIZ politikacılara oy vermek Ortadoğululuktur.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.