VARSIN…

Evren olarak tanımlanmış ve ortak kanıda sonsuz diye nitelendirilen ve boşluk olduğu düşünülen yine ve daha ötesinin insanlığın henüz tahayyül edemediği şeye varoluş denir.

Bazen tam da olması gerektiği noktadan konuya baktığınızda, ruhun süzgecinden bu dünya hüznünün büsbütün şamata olduğunu fark ettiğinizde bütün her şey büyük kozmik bir şaka gibi gelir. Belki de bu, uzun zamandır insanın yolculuğu olarak tanımlanan korkunçluğun üstünde ki gerilimi dağıtma ve var olmanın basitliğine dönüş yöntemimizdir.

Heidegger’e göre varoluşun dalgınlık ve farkındalık durumu gibi iki hali vardır. Dalgınlık durumunda kişi şeylerin nasıl olduğu ile ilgilenir, yaşamını oyalanacak bir şeyler bularak geçirir. Farkındalık durumunda ise kişi şeylerin olmakta olması ile ilgilenir. Yaşamın varlığını ve hiçliğini farkeder. Bunun anksiyetesini de yaşar. Ancak bir kez bu noktaya geldi mi varoluş içinde hayatını değiştirme imkanını da bulur.
Osho’ya göre ise:
“Ya bir şey üzerinde düşünürüz ya da ona varoluşçu yoldan yak­laşırız. Bir insan ne kadar çok düşünürse, bulunduğu yerden ve andan o kadar uzaklaşır. Bir şeyin üzerinde düşünmek onunla teması yitirmek demektir.”

Bunu okuyan kişi, bil ki; tüm anların en değerlisi içindesin. Tüm anların kendisini anlayacak hale gelişinin o, o beklenen anısın sen. Evreni algılama ve onu tanıma şerefine nailsin. Bir varlık, bir başka varlığa anlam yüklemez de onu idrak etmez ise, varoluşun bir kıymeti kalır mı? Kainatı bilince taşımak, kainatın gayesidir. Işığın varlığını kıymetli kılan şey ışığın kaynağı değil; o ışığın çarptığı yüzey, yarılan karanlık ve saçılan aydınlıktır.

Varoluşun tek kanıtı bilinç vasfıdır. Fark etmek, varım demektir. Tanrıyı mı arıyorsun misal? Yaradanı bulmak için yaratılana bak. Bilim ve us, bu yüzden birbirini düşleyen bir açlıktır. Bilginin damlalarından denizler yarat zihninde. Yüzmeyi bir kere öğrendiysen kuraklığa katlanamazsın artık. Varım dersin göğe. Yıldızlara bakar da onları onlarda zerrelerle anlarsın. Sen evrensin. Evrenin kendisini seyretme yöntemisin. Hiçten gelmiyorsun ki. Tohumlarını serpen dalların tarihi var içinde.