Ya Binali Yıldırım kazanırsa?
‘Adam kazandı’ der geçeriz!
‘Adam hak etti’ der kabulleniriz!
‘Adam çok çalıştı’ der hakkını teslim ederiz!
‘Adam işi biliyor’ der şaşar kalırız!
‘Adamsın! Binali Bey’ deriz…
Yoksa?
Yok, şansını anlatalım dilimizin döndüğünce…
Nasıl olsa alışık bu millet, televizyon programlarından seçim sonucunu kabullenmeye ve ikna olmaya!
Değerli okurlarım ve aziz Türk milleti,
Daha önceki birkaç yazımda da üstüne basarak yazdım 19 yıldır verdiği ve aldığı kararlar ile bu ülkeyi Devlet Bahçeli yönetiyor.
25.06.2018… Bahçeli, “Fiili duruma hukuki boyut kazandırmak gerek” diyerek başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini söyledi. Bundan sonraki süreç hızla ilerledi,
Ocak 2017’de adına iki partinin “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” dediği, “Türkiye tipi başkanlık sistemini” içeren anayasa değişikliği TBMM’den geçti.
Referandum aralığında kabul edilen değişiklik, 16 Nisan 2017’de halkoylamasına sunuldu.
Bahçeli, anayasa referandumunda “Evet” diyeceklerini açıkladı ve anayasa değişikliği yüzde 51,4 “Evet” oyuyla kabul edildi.
Bahçeli, Türkiye’de “sistem’’ değişikliğinde de kilit rol oynadı.
18.01.2017 “Türkiye’yi tekrar bir kaos, kriz, darbe çağrısına fırsat verdirmeyecek ne olabilir’’ sorusunun cevabını aradık. Bazı konular vardır ki siyasetin üstünde düşünmek mecburiyetindesiniz. ‘’Devletin bekası gibi, milli güvenlik gibi.”
‘’Uygulamalara bakınca zaten Başkanlık kararnamelerle devletin yapısını güncelleyebiliyor. Bakanları kim atıyor? Başbakan! Sistem değiştirilince Cumhurbaşkanı atayacak. Meclis’te bir muhalefet milletvekili, ‘Ben bir yasa teklifi verdim, kabul edildi’ desin amenna. Öyle bir şey yok. Öbüründe de olmayacak” dedi.
Cımbızla çektiğim bir cümlesi vardır ki Sayın Bahçeli’nin, o söz de; “Fiili duruma hukuki boyut kazandırmak gerek.”
MEŞRULAŞTIRMAK
Evet, Sayın Bahçeli güçlü ve tecrübeli bir lider olarak yön verme ve yaptırım olarak söz sahibi ve meşrulaştırma konusunda muhalefet süreçlerinde de ittifak süreçlerinde de açık açık tarafını belli ederek ve amacını belirterek yapıyor bu işleri.
Bir de CHP ve İYİ Parti gibi ne yapmak istediğini belli etmemeye çalışan ve gizli ajanda kullanarak, vatandaştan bir şeyler gizleyerek MEŞRULAŞTIRANLAR var mevcut durumları.
SP, BBP ise oyun dışı tutulup masaya oturtulmadıkları için ne yapacaklarına tam olarak karar verememiş ve pastadan pay kapmak amacı ile rüzgâra göre hareket ediyorlar.
Örneğin;
2010 Referandumu;
Referandum kampında “Evet” cephesinin ana gücü AKP oldu. Bunun dışında Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi de “Evet” cephesindeydi. “Hayır” cephesinde ise önde gelen aktör ana muhalefetteki CHP’ydi. İkinci “Hayır”cı güç ise MHP oldu. CHP dışındaki daha küçük sol parti ve örgütlerin önemli bir bölümü de “Hayır” kampanyasında yer aldı.
10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin adayı. Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP ve MHP’nin ortak adayı. (İki ana muhalefet partisi tarafından ‘çatı aday’ olarak açıklandı) Selahattin Demirtaş, HDP’nin adayı.
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimleri;
AK Parti ve MHP’nin “Cumhur İttifakı” yüzde 53,6 oyla seçimin kazanan tarafı oldu. AK Parti, yüzde 42,4 oy aldı. CHP, SP ve İYİ Parti’nin “Millet İttifakı” ise yüzde 34 oy topladı.
Seçimlere katılarak, her fırsatta eleştiriyormuş gibi yaptıkları Başkanlık Sistemini MEŞRULAŞTIRDILAR aslında.
Yukarıda tabloları iyi incelerseniz göreceksiniz değerli okurlar…
Özellikle de 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılarak aslen parlamenter sistemden vazgeçtiğini resmen kabul eden CHP, şimdi tekrar parlamenter sisteme geçmek istediğini söylüyor her fırsatta. Yine hatırlayacak olursanız; Çatı Adayları olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ne kadar yalnız bıraktıklarını ve hiçbir miting yapmadıklarını ve yanında olmadıklarını, karşısındaki aday olan şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi gücünü bilmelerine rağmen resmen yem yaptılar adaylarını. Hoş Ekmeleddin Bey şapkadan çıkan tavşan misali nereden nasıl çıktı ve Tayyip Erdoğan’a rakip bile olamayacağı belliyken!
Bir de en son gerçekleşen 24 Haziran 2018 seçimlerinde yukarıdaki tabloya bakarsanız;
Millet İttifakı yaptık diye ortaya çıkan partiler CHP, İYİ Parti, SP hadi Milletvekili Seçimleri için ayrı ayrı adaylar çıkardınız, lakin Cumhurbaşkanlığı seçimi için de her parti kendi adayını ayrı ayrı çıkardılar ve seçmenin karşısına çıkardılar. Eee o zaman ittifak bunun neresinde ?!?!?!
Millet İttifakı’na ait tüm partilerin liderleri diyorlar ya AKP ve Cumhur İttifakı için; ‘’milletin aklı ile dalga geçiyorlar’’ diye…
Yukarıdaki tablolara bakınca milletin aklı ile dalga geçen Millet İttifakı’nın ta kendisidir.
Yine MHP Lideri Sayın Bahçeli’ye kızıyorlar, ‘neymiş efendim Başkanlık sistemini meşrulaştırmış!’
Diyelim ki öyle olsun;
Lakin Efendiler,
Sayın Bahçeli açık açık, alnınızın çatına, yani öyle dümdük, alenen söylüyor ne yapmak istediğini; öyleyken öyle, böyleyken böyle diye!
Ya siz?
Yok efendim, parlamenter sistem elden gitmiş, vay efendim cumhuriyet rejimi tehlikeye girmiş, aman efendim Cumhurbaşkanının diploması yokmuş falan filan…
O zaman neden bu seçimlere girdiniz?
Ya da şöyle mi sormalıydık? Daha mı anlaşılır olurdu acaba?
Bu seçimlere girerek, katılarak ve aday göstererek seçimleri ve sonuçlarını siz meşrulaştırmış olmuyor musunuz?
*** ***
Binali Yıldırım dedik nerelere geldik?
‘Ne alakası var İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin, o seçimler ile’ diye mi soruyorsunuz?
Çok alakası var.
Kendini Millet İttifakı olarak tanımlayan partiler (CHP, İYİ Parti, SP, DP) kazandığınız seçimi neden tekrarlatıyorsunuz?
Üstelik yasal ve hukuken seçimin iptaline bir gerekçe yok olduğu bilinirken.
Üstelik avazınız çıktığınca bağırarak ve haykırarak ananızın ak sütü gibi helal bir seçim kazandığınızı söylerken.
Üstelik hırsızlık ve uğursuzluk yapmadığınıza adınız kadar eminken.
Üstelik Sine-i Millet gibi şerefli ve onurlu bir koz elinizdeyken.
*** ***
AKP kaybedeceği seçime girmeyecekken, MHP aldığı kararları sorgulatmayacakken! (ya da siz hesap soracak pozisyonda değilken…)
Millet İttifakı olarak neyin peşindesiniz?
Bu ülkeyi hep beraber nereye götürüyorsunuz, hedef ne?
Gerçekleri bilmeye bu milletin hakkı var!
*** ***
Yazımın başlığına cevap olarak şunlar söylenebilir gibime geliyor;
İsmail Küçükkaya çıkar der ki; ‘’Ekrem Bey mesaj atmış, herif götürdü’’ diyor der. Herkes televizyonu kapatır, yatar uyur.
Ekrem İmamoğlu, ‘’Hak yemedim yedirtmem, ama yediler…’’ atı alan Beylikdüzü’nü geçmiş olur…
Kemal Kılıçdaroğlu, ‘’Önümüzdeki seçimlerde İstanbul’u da alacağız göreceksiniz.’’
Meral Akşener, ‘’YSK’ya itiraz edeceğiz; seçim şaibeli, yine de Türkiye normalleşiyor…’’
Devlet Bahçeli, ‘’Ne diyorsak o…! ’’
Muharrem İnce, ‘’Ben söylemiştim kardeşim, adamlar kazanıyor, biliyorlar bu işi…’’
*** ***
Yazım bitti değerli okurlar. Son bir alıntı ile noktayı koyalım:
‘’Rus tankları Berlin’e girene kadar Almanlar Rusya’yı işgal ettiklerini sanıyordu. Çünkü gazeteler öyle yazıyordu.’’
Sağduyulu, huzurlu, sağlıklı ve esen kalın, değerli okurlar…
Bu yazıyı yazmadan önce kendine şu soruyu sormalıydın “ bu ülkeyi kim yönetiyor “ bu soruya doğru cevabı bulabilirsen kafandaki sorulara cevap verebilirsin veya doğru yolu bulursun .
Tebrikler güzel bir yazı olmuş,güncel konulara eğilme,yazıya güzel bir renk kazandırmış.başarılar Ayhan bey.
Mehmet Ali Bey yorumunuz ve beğeniniz için teşekkür ederim.
Mehmet Ali Bey yorumunuz ve beğeniniz için teşekkür ederim.