Yamaçlar kayarken, belediyeler bakarken…

22.11.2019
A+
A-

On iki yıl önceydi. Osmangazi Belediyesi, Çekirge sırtlarında yol genişletme çalışmalarına başladı. Hiçbir jeolojik çalışma yapılmadan grayderler mevcut dar yollara gönderildi. Sonuçta şubat ayı sonlarıydı. Yamaçlar kaydı, gazetelerde ve yerel TV’lerde şu haberleri okuduk, dinledik:

“Osmangazi İlçesi’ndeki “İntam 95” ve “İntam 97” adlı binaların çökmesinin ardından olay yerine giderek çalışmaları yerinde yöneten Vali Canpolat, gazetecilere yaptığı açıklamada, çöken binanın arkasındaki istinat duvarında bir süre önce göçme olduğunu, bunun ardından iki bloğun da tahliye edilmesine karar verdiklerini hatırlattı.”

Şimdi kaçınız hatırlıyorsunuz?

Yıkılan sekiz katlı binaların yerine yeni bina hala yapılmadı. Mollaarap semtinde belediyenin verdiği ruhsatla inşaata başlayan bir firmanın yaptığı kazı neticesinde yaklaşık 150-200 yıllık 80 bina boşaltıldı. Seksen aile belirsizliğe itildi.

Benzer olaylar Davutkadı semtinde de yaşanmıştı, sessizce geçiştirildi. Bir iki gün haber bültenlerinde yer aldı, unutuldu. Medya, en büyük ilan kaynağı olan belediyeyi küstürmeye cesaret edemedi.

Benzer olaylar sadece Bursa’da değil, İstanbul’da da çok yaşanıyor. Yaz-kış hiç fark etmiyor, haftada bir iki haber çıkıyor. “YANDAKİ İNŞAAT” nedeniyle duvarları çatlayan, çökmeye ve bu nedenle boşaltılan apartmanlar.

Yıldırım ilçemizde 9 katlı bir apartman var, asansörsüz. ‘Olur mu?’ demeyin. Bal gibi olur. Sayın müteahhit, üste şimdi çıkışı olmayan yolu seviye almış, alttaki beş kat bodrum kat, üste dört kat normal kat. ‘Belediye yetkilileri saymamış mı?’ diye sormayın. Sayıp da başına bela mı alacak.

‘Çıkışı olmayan sokak’ dedim, şaşırmayın. Meydancık Mahallesi’ndeki Sevindik Sokak, artık kapalı bir sokak. Sokağa giriş çıkış yok. İki yıl önce yapılan bir inşaatla sokağın girişi kapandı. Bir ucu kapalıydı. Vefat eden de, hasta olan da caddeye zorlukla iniyor. Belediyenin haberi tabi ki var. Sokak sakinleri defalarca şikâyet ettiler, bir netice alamadılar.

İnşaat sırasında gözükmeyen belediye yetkilileri, apartmanları boşaltılırken ortaya çıkıyorlar, onun da sebebiyle can kaybı yaşanırsa kamuoyu tepkisinin yaratacağı baş ağrısı. Yargılanmayacaklarını onlar da biliyorlar.

Olay büyük olunca basın, Vali, büyükşehir, şehir ve ilçe belediye başkanları, kaymakam… Kısacası tüm yetkililer olay yerine koştular. İnşaata uğramayan belediye yetkilileri, “konuyu araştıracaklarını” söylediler, vatandaşları geçici olarak bir yerlere yerleştirdiler.

Belediye yetkilileri kısa zamanda konuyu araştırdılar ve suçluyu buldular. Suçlu tabi ki vatandaş çıktı. Gülmeyin, “hatalı kazı yapan, zeminin jeolojik durumunu incelemeyen, yeterli kazık çakmayan ve yağmur yağacağını hesap etmeyen inşaat şirketini kontrol etmeyen Mollaarap sakinleri.’’ Buna da şükür. “Allah’tan deyip” geçebilirlerdi.

Şehrimizin sahipsizliğine acı acı gülüyorum. Yaşanan kara mizah örneği bir vaka. Belediyenin inşaat şirketini suçlayarak sorumluluğu üzerinden atmasına, hiçbir fen işleri yetkilisinin istifa etmemesine, görevden alınmamasına, kamuoyunun bunu sorgulamasına şaşırıyorum.

Yerel medya, patronlarının beklentileri doğrultusunda yayın yaptı. Patronlarının ne istediğini bir kere daha hatırlattılar. Sonra da ilan gelirimiz kesilmesin diyerek sessizliğe büründü. Ama, deyim yerindeyse dişlerini gösterdiler.

Evini boşaltmak zorunda kalan vatandaşlar şaşkınlık içinde. İki ay mı, yoksa altı ay mı kira yardımı alacaklar? Evleri yeniden yapılacak mı? Evlerine dönebilecekler mi? Hepsi belirsiz. Sanırım tüm yetkililer ‘fazla yağış olmasın, kayma devam etmesin’ diye dua içindeler.

Farklı bir parti yerel iktidarda olsaydı, bu tür olaylar yaşanmaz mıydı? Açıkçası canı yürekten ‘yaşanmazdı’ diyemiyorum. Siyasi partileri inşaat sektörü finanse ediyor. Küçükler yereli, büyükler geneli. Gazetelerde okuduğumuz “davet usulü” ihaleler buna en açık örnek. Firmaları tarif eden şartnameler artık normal kabul ediliyor. Rüşvetin en çok döndüğü sektörün inşaat olduğunu söyleyebiliriz.

İstanbul’dan konuyla ilgili bir haber: Şişli’de rezidans ve AVM inşaatı nedeniyle bir teknik lisenin altı oyulmuş. 400 öğrencinin öğrenim gördüğü bir blok çökme riskiyle karşı karşıya. Maazallah çökseydi, yüzlerce öğrenci ölseydi ne olacaktı. Hiçbir şey olmazdı. Yetkililer, bol bol demeç verirlerdi. ‘Hesap soracağız’ nidaları yeri göğü inletirdi. Sonra birkaç kişi tutuklanır, olay zamana terk edilirdi. Sahi Soma’yı hatırlayan var mı?

Belediye meclislerinin gündem konularının % 95’inin imar tâdilatı olmasına şaşmamalıyız. Zira belediye meclis üyelerinin % 70 – % 80’inin müteahhitlerle ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Kimisi proje çizer, kimisi tesisatını döşer. Kimisi emlakçı, kimisi taşeron. Kimisi bağış alır, kimisi iş takipçiliği yapar. Bu sebeple belediye meclisleri kentleri değil, şehirleri yok edenleri korurlar. Maalesef parayı seven zihniyet Osmanlı’nın göz bebeği İstanbul ve Bursa’yı tanınmaz hale soktu.

İntam’ı unuttuk. Bakalım Mollaarap’ı ne zaman unutacağız!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.