Yeniden mevzilenenler

03.05.2022
A+
A-

Eşeğine ters binmiş yolcumuzun “Dünyanın Merkezi” diye belirlediği yer, çok verimli bir coğrafyanın sathıdır. Bu verimli toprağın üzerindeki insanlar, onuruyla yaşamayı fazlasıyla hak ediyor diye düşünürken nedense hatırı sayılır ölçüde yoksulluk,  yolsuzluk ve yasaklar baş göstermeye başlamıştı. Sözde bunları önlemek için bir erken seçime gidildi. Ne hikmetse seçimi, yeryüzünün bu sathını kurtaranlar, koruyanlar, imar edenler, bilimiyle sanatıyla üzerinde yaşayan herkesi huzura, özgürlüğe, aydınlığa kavuşturanlar değil de kurtuluştan beri bir şekilde üste çıkıp kendilerinden olmayanın dışındaki herkesi alt edip nefessiz bırakmaya kurgulanmış düzenbazlar kazandı.

Bu amaçla kurgulandıkları ayan beyan ortada iken yine de başa geçtiklerinde ayırım gözetmeden bu yurtta yaşayan herkesi yoksulluktan, yolsuzluklardan, yasaklardan kurtaracakları, özgürlüğüne kavuşturup mutlu edecekleri vaadiyle seçimi kazanmışlardı.

Oysa seçimden sonra çift başlı bir canavara dönüşüp kendinden olmayan herkesi kemirmeye başladı bu başlar. İştahları kabarıp da doyumsuz olduklarını anlayınca taktik değiştirip görgüsüzce birbirlerini yemeye koyuldular. Halbuki o güne kadar aynı omurgada, aynı menzile doğru, aynı yolda, aynı yağmurda ıslanarak yürümüşlerdi. Başa geçip tanrı olmanın keyfini sürmek o kadar tatlıydı ki bunun için en büyük kavgaları vermeye değerdi. Gerçi her yalana inanılan bir memlekette bu kavgadan zaferle çıkmak pek de zor olmadı ya!

Ezilen baş, kendisiyle aynı DNA’ya sahip olduğundan ezen baş tarafından tümüyle bertaraf edildi diyemeyiz tabi. Gerektiğinde tekrar terkisine almak için sadece görünmez kılmak üzere parçalara ayırıp kendi kontrolünde içeriye ve dışarıya dağıtımını yaptı o kadar!

“Alışmış kudurmuştan beterdir” der bir Anadolu sözü. Sıffin’den beri dini değerleri iktidarlarının keyfine alet etmeye alışmış müşriklerin ilelebet uslu durmaları olası olmadığına göre çağımızın Sıffin taktiğini uygulayacaklardır elbette…

Her nerede iseler bulundukları yerde Cumhuriyetten demokrasiye, Atatürk’ün adından ilkelerine, Nazım’dan Deniz’lere dilinden düşürdükleri yok, temcit pilavı gibi çiğneyip duruyorlar.

Ve 15 Temmuz kalkışmasına kadar Cumhuriyetle aşı uyuşmazlığı yaşamalarına rağmen o günden beri belli başlı muhalefet partilerinde, muhalif medyada, muhalif sivil toplum kuruluşlarında, muhalif toplumsal hareketlerde iktidara veryansın ederek laik Cumhuriyeti savunmaları samimi bir tesadüf müdür yoksa gerçek kimliklerini muhalif olmakla kamufle ederek ikinci bir emre kadar elde ettikleri bu mevzilerde beklemek midir?

Okuyucularımın Ramazan Bayramını kutlar, sevdikleriyle birlikte sağlık, mutluluk ve huzur içinde bir bayram geçirmelerini dilerim.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.