Yeşil rengi bile farklı bu şehrin…

Yeşil rengi bile farklı bu şehrin…
14.12.2019
A+
A-

Paris’te günümüzde ayakta kalan en eski ev, 1407 yılında inşa edilmiş. Montmorency Caddesi 51 numarada yer alan, 612 yaşındaki bu kagir ev; dünyanın en ünlü simyacısı Nicolas Flamel’e aitmiş. Flamel’in “Harry Potter ve Felsefe Taşı”nın kahramanı ile “Da Vinci’nin Şifresi” kitabında da bahsi geçer.

Bazı toplumlar nasıl da geçmişe sahip çıkıyor. Geçmişten günümüze kalan değerlerini özenle koruyor.

Sanırım 90’lı yıllardı Asilçelik fabrikasının o dönem fabrika Müdürü Ali Zengil’in davetiyle fabrika ziyaretine gitmiştim. Bir ara Ali Bey güzel tasarlanmış 50 cm ebatlarında ağaç platform üzerinde 25 cm boyutunda bir demir küp çıkardı; ‘Bu nedir biliyor musunuz?’ diye sordu.

O, tarihimizde çok önemli yeri olan Yavuz Muharebe Kruvazörü, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesinde önemli rol oynayan Yavuz zırhlısından kalan son parça…

Yavuz parçalanırken kalan son parçayı Ali Zengil Bey saklamış. O da yine Bursamız’da Asil Çelik’te anı olarak kalmış. Umarım fabrika yetkilileri, anı olarak hala saklıyorlardır o parçayı…

Tarihi de geçmişi de, doğayı da korumanın önemini uzmanlar her platformda vurguluyorlar.

Son yıllardaki sosyal medya patlamasının bazen çok da yararlı olduğunu düşünüyorum. Sosyal medyada yer alan Bursa “nostalji” sayfaları unuttuğumuz ya da gençlerin bilmediği çoğu eski albümlerin sayfalarında kalmış, sandıklarda saklanmış Bursa fotoğrafları yayımlanıyor. Heykel önününün Bursalı olmayanların anlayamadığı; biz Bursalıların “huzur turu” dediğimiz güzergahının 50 yıllık, 70 yıllık yıkılan mekanları, geçmişte anılarda kalan çay bahçelerinin görüntüleri en azından gün yüzüne çıkıyor.

Bir ara yine sosyal medyadaki Bursa sayfalarında, şimdiki Zafer Plaza’nın karşısında Tophane yamaçlarında yer alan bir kilise fotoğrafı görmüştüm. Yaşım gereği orada kilisenin olduğunu bilmiyor ya da bizden büyüklerin anlattığına şahit olmamıştım.

Biraz araştırınca 1922 yılında işgal sonrasında Yunanlıların şehri terk ederken müştemilatıyla beraber yaktığını öğrendim. Güzel bir mimari tarzda yapılmış. Son yıllara kadar bu kilisenin temelleri duruyordu. Sanırım birçok Bursalı’nın bilmediği bu kilise keşke günümüze kalabilseydi.

Yaşları 50’li yılların üzerinde olanlar anımsar; Altıparmak Caddesi’nin ortasında Çatalfırın’dan şimdilerde yıkılan Stadyum’un önüne kadar ağaçlar vardı. Günümüzde ise beton yığınları…

Nasıl yeşildi, nasıl doğaldı o görünümüyle o cadde?

Yeşili bile farklıdır bu şehrin. Sert ve acı bir yeşil değildir Bursa’nın rengi…

Bursa’nın simgesi yeşil renk; Uludağ’daki pınarların çağlarken güneş ışıklarının üzerinde dans ederken yansıdığı su yeşilidir.

Yeşil Türbe’de gördüğümüz dillere destan olan yeşildir.

Hepimiz bu kentin yeşiline sahip çıkalım, gelecek kuşaklar için koruyalım.

YORUMLAR

  1. Yılmaz Özer dedi ki:

    Doğma büyüme bir Bursalı olarak Bursamızı 1980 lerden sonra yitirdiğimizi gözlemliyorum.
    Yazık oldu!
    Sebepler belli!
    Hepimizin başı sağolsun.
    Dünyaya bir örnek(!) verdik aslında.
    Bir şehir elbirliğiyle nasıl yokedilir diye.
    Herkese selamlar.