Yine özelleştirme, yine AKP…
AKP neden raylı sistemlerimize gözünü dikti…
Bu işten ne gibi bir çıkarı var…
***
28.03.1986 tarihinde 86/10527 Bakanlar Kurulu Kararınca Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii A.Ş. (TÜLOMSAŞ), Türkiye Vagon Sanayii A.Ş. (TÜVASAŞ) ve Türkiye Demiryolu Makinaları Raylı Sistem Araçları Sanayii A.Ş. (TÜDEMSAŞ)’ın TCDD Genel Müdürlüğüne bağlanmıştı. Şimdi ise 03.06.2020 tarihinde Resmî Gazete ‘de yer alan 2186 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile TCDD Genel Müdürlüğünün bağlı ortaklıkları olan TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ birleştirilerek Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayii A.Ş. (TÜRASAŞ) adı altında İktisadi Devlet Teşekkülü (İDT) statüsünde birleştirildi. Kararla birlikte birleştirilen üç kamu şirketinin hak ve yükümlülükleri, taşınır ve taşınmazları ve personelleri TÜRASAŞ’a devrolunacak.
Geçtiğimiz ay TÜRASAŞ’ın kuruluşu aşamasında bilgi veren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu; TÜRASAŞ’ın ana statüsünün belirlendiğini, motordan vagona, bojilerden tren setlerine kadar yerli ve milli üretim gerçekleştiren TÜVASAŞ, TÜLOMSAŞ ve TÜDEMSAŞ’ı bütün haline getirecek TÜRASAŞ’ın Milli Yüksek Hızlı Treni yapacağı bilgisini vermiş, hedeflerinin milli YHT ile bölgenin en önemli üreticisi haline gelmek olduğunu söylemişti.
TÜRASAŞ’a atamalar yapıldı ve isimler hep tanıdık. İBB’nin eski bürokratları, üst düzey yöneticiliğe atanıyor. Genel Müdürlüğe daha öncesinde İstanbul Ulaşım’ın Genel Müdürlüğünü de yapmış olan Mustafa Metin Yazar getirildi. Yönetim kurulu üyeliğine geçtiğimiz 31 Mart yerel seçimlerinde AKP’den Düzce Belediye Başkanlığı için aday adayı olan, İBB’nin AKP yönetiminde olduğu yıllarda da Ulaşım A.Ş, İSBAK A.Ş. ile İstanbul Halk Ekmek A.Ş.’de yöneticiliği yapan Aziz Aksoy getirildi. Yönetim değişikli öncesinde İBB Ulaşım Koordinasyon Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Murat Baştor, önce Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğü’ne sonra da TÜRASAŞ yönetim kurulu üyeliğine atandı.
TÜVASAŞ, TÜDEMSAŞ ve TÜLOMSAŞ hakkında biraz bilgi vereyim
TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ yarım yüzyılı aşkın geçmişi ve köklü bir şirket olma özelliği gösteren TÜLOMSAŞ ise yıllardır ülkemizin çeken ve çekilen raylı sistem araçlarını ve yine bu araçlara ait her türlü ekipman ve yedek parça ihtiyacını karşılayan ve ülkemizi büyük ölçüde dışa bağımlı olmaktan kurtaran kurumlar. Aynı zamanda TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin de tedarikçileri.
Raylı sistem sektöründe faaliyet gösteren yerli ve yabancı birçok firma, sürekli artan rekabet ortamında kıyasıya bir mücadele içerisinde yarışırken, TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ bir devlet kuruluşu olarak, uzun yıllar boyunca elde ettiği önemli tecrübesi ve iş yapma becerisi ile sektörde lider kuruluşlar olarak yer almaktalar.
Türk Ticaret Kanunu açısından bakarsak:
Türk Ticaret Kanunu’nda şirketler topluluğunun nasıl oluşacağı kanunun 195. Maddesinde belirlenmiş. Bu maddeye göre şirketler topluluğu, pay sahipliği yoluyla oluşabilmekte. Pay sahipliği yolu ile şirketler topluluğu oluşmasının şartları meydana gelmişse TTK’nın 198. maddesine ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 106-107. maddelerine göre bildirim, tescil ve ilan yükümlülükleri ortaya çıkmakta. Hakim Şirket; genel stratejinin oluşturulmasından sorumlu iken, bağlı şirketler bu stratejinin uygulanmasından sorumlular. Hukuki olarak: Bu şekilde bir yapı oluşabilmesi yani TTK uyarınca şirketler topluluğu yapılanmasına gidilebilmesi için tüm şirketler 233 sayılı KHK hükümlerine tabi olmamalı ve kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmakta.
Yapılan değişikle temel olarak yerinden yönetim yerine merkezi yönetim sistemine geçilmiş oldu.
Bu durum;
- Farklı şehirlerde olan kuruluşlarda karar alma süreçleri ile alınan kararların uygulamaya geçilmesinde zaman ve verim kaybına neden olabilir,
- Pazarlama faaliyetleri ile siparişe karar verme süreçlerini uzatarak, karar alma süreçlerini olumsuz etkileyebilir ve pazarda marka değeri ve müşteri kaybına neden olabilir,
- Malzeme tedarik süreçlerinde merkezi alım yöntemi uygulanacağı için zamanında malzeme tedarik edilemeyeceğinden üretimin aksaması ve zamanında ürün teslimatı yapılamaması nedeni ile değişik problemler yaşanabilir,
- Ülkemizin değişik şehirlerinde oluşan Raylı Sistem Araçları sanayini merkezi yönetim sistemi ile yönetmek zor olacağı için bugüne kadar yapılmış olan tüm çalışmaların ve kazanımlarım, yapılan özel sektör yatırım ve istihdamının kaybolmasına neden olabilir.
Söz konusu şirketlerin 1986 yılında Müessese tipi yönetimden Anonim Şirket statüsüne geçerken aşağıdaki temel hedefler benimsenmiş ve şimdi birleşme sonucu bu hedefler için endişeler oluşmuş durumda:
- Yerinde yönetim sistemine geçilmesi, bu şekilde kuruluşların daha hızlı hareket etmeleri,
- Her bir şirketin Yönetim kurullarının oluşumu ile daha hızlı karar vermeleri
- Rekabetçi olmaları,
- Dünyaya açılarak pazarlarda daha etkin olması,
- Yurt içi pazarlarda sektörel yapılanmanın gerçekleştirilmesi.
Bugüne kadar TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ, sahip oldukları tüm tesis, altyapı, ekipman ve nitelikli insan kaynağı ile kendilerine verilen her türlü görevi başarı ile yerine getirmiş. Ülkemiz eko sistemine maksimum katkı sağlaması için, üç şirketin imkan ve kabiliyetleri ile kaynaklarının etkin bir şekilde kullanabileceği holding veya benzeri bir modelin yasal bir düzenleme ile desteklenerek birlikte çalışmasının sağlanması gerektiğini düşünenlerdenim. Yeni dönemde söz konusu kuruluşların, faaliyetlerine ara vermeden ve kararlı bir şekilde devam edebilmesi amacı ile TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin de kendileri ile aynı çatı altında ve aynı statüye sahip olmalarının sağlanması son derece faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Her türlü raylı sistem araç platformu ve ekipmanlarına ait tasarım, imalat ve montaj yetisine sahip kurumların, bunları doğrudan yaptırmak/almak için sipariş verebilecek bir müşteri (TCDD Taşımacılık A.Ş.) ile aynı çatı altında ve statüde bulunması halinde aşağıdaki faydalar elde edilebilir:
- Her türlü raylı sistem aracına ve bu araçlara ilişkin ekipmanlara ait tasarım, imalat ve montaj yeteneklerinin kullanılması,
- Sahip olunan sektörel deneyimden doğrudan faydalanılması,
- Mevcut tesis, altyapı, ekipman ve nitelikli insan kaynağının aktif olarak kullanılması,
- Üretimde sektör için gerekli/zorunlu sertifikasyon, belge ve kalite dokümantasyonlarına olan üstün hâkimiyet
- Sahip olunan nitelikli mavi yaka çalışan kadrosu ile araç ve ekipmanlara ait bakım-onarım kolaylığı,
- Tasarım, imalat ve montaj işlemlerinin yerli ve milli imkânlar ile devlet eli ile yürütülmeye ve organize edilmeye devam edilmesi,
- Yurt dışına olan bağımlılığın azaltılarak döviz kaybının önüne geçilmesi,
- Sipariş edilen her türlü işlerin sahip olunan derin tecrübe sayesinde çok daha verimli ve kaliteli olarak müşteri ile buluşturulması,
- İhale ve sipariş aşamalarında yaşanabilecek sıkıntıların bertaraf edilerek, doğrudan sipariş verilebilme kanalının aktif olarak kullanılması ve işlerin hızlandırılması,
- Bağlı ortaklıkların sektörde edinmiş olduğu güçlü tedarikçi ağının ve iletişim becerisinin doğrudan kullanılması,
- Tasarım, üretim ve montaj faaliyetlerine devam etmekte olan üç bağlı ortaklığın daha kararlı bir şekilde üretim takvimi ve planlama yapabilmesine imkân tanınması.
2186 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına eklenen fıkralarda yeni kurulan TÜRASAŞ’a; TCDD sermayesinden 1 milyar 727 milyon lira aktarılarak bu tutarın TCDD sermayesinden düşülmesi; tescili izleyen bir ay içinde bilanço devirlerinin bitirilmesi öngörülüyor. Bu TCDD’nin bir nevi özelleştirilmiş olması demek. Özelleştirme sürecinin bir parçası olarak TCDD’nin bu yıl sonunda yolcu taşıma hakkı sona eriyor. TCDD ocak ayında yaptığı açıklamada bunu “TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin bu yıl sonunda kamu hizmeti yükümlülüğü sona erecek, söz konusu hizmet 2021 yılı itibarıyla açık ihale usulüyle ihale edilerek ihaleyi kazanan demiryolu tren işletmecisi tarafından yerine getirilecektir.” ifadeleriyle doğrulamıştı.
TCDD ile seyahat etmek vatandaşımız için ekonomik açıdan çok cazip ancak bu yeni durumda, taşıma işinin özele devredilmesiyle birlikte vatandaşın raylarda ucuza yolculuk dönemi kapanacak. Türkiye’de bugüne kadar özel şirketlere devredilen hiçbir hizmette vatandaş ucuz hizmet alamadı. Olan yine vatandaşa olacak.
AKP, bu birleştirme ile demiryollarının özelleştirilmesi sürecinde bir adım daha atmış oldu. TÜRASAŞ, yurt içi ve yurt dışında ortaklıklar kurabilecek; anonim şirketlere sermayelerine katacağı en az %15 pay ile ortak olabilecek ve koşullar elverdiğinde hemen satılabilecek yasal ve mali yapıya geçirildi.
Bu birleşmeyi ve atamaları öğrendikten sonra şu soruları sormadan edemiyorum:
- Bu işten kim kazançlı çıkacak?
- Ülkem bu birleşmeden gerçekten kazançlı çıkacak mı?
- Şirketleri birleştirmedeki asıl amaç nedir?
- Bu birleştirme ile şirketlerin 1985’teki Özal dönemine geri dönmüş olmuyor muyuz?
- Merkezi Ankara’da olacak denen TÜRASAŞ’a bir adres bile belirlenmemiş. Atananları tebrik için çiçekleri hangi adrese göndereceğiz?
- Neden atamalarda hep AKP’li isimler öne çıkıyor?
- Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyeleri var ama Fabrika Müdürü yok. Personellerin durumu belirsiz? İşletmeleri nasıl çalıştırmayı düşünüyorsunuz?
- Şirketlere malzeme ve hizmet sunan tedarikçilerin durumu ne olacak?
- Bu birleşme sonrası Ulusal Raylı Sistemler Test ve Araştırma Merkezi Projesi (URAYSİM)’in akıbeti ne olacak?
- Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin ilk yerli ve milli elektrikli treni raylara indi dendi. Aslında çalışmayan, arkadan elektrikli bir araç ile itilen tren ile niye açılış yaptınız?
- Yoksa bu birleşmeden sonra raylı sistemlerimizin sonu devrim arabası gibi mi olacak?
- Kalkınma Planında amaçlanan faydanın sağlanabilmesi için beklentileri karşılayacak yeni bir sistemin kurulması, mevcut yaşanan sıkıntıların giderilmesi hedeflenen yeni şirket olan TÜRASAŞ’ın; tasarlayan, geliştiren, üreten, rekabetçi, teknolojik altyapıya sahip, uluslararası bir MARKA olmasının yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde mevcut yeniden yapılanma modeli ile gerçekleştirmesinin faydalı olamayacağı açıktır.
Bu birleşme modeli ile üç kurumun mevcut yetenek ve kabiliyetlerinin etkin bir şekilde kullanılarak beklenen faydayı sağlayamayacağı düşüncesindeyim.