YÖK Başkanı Özvar’dan yüz yüze eğitim açıklaması
İstanbul Valisi Yerlikaya: Her iki gencimizden biri aşısını yaptırdı.
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, “Bugün itibarıyla aşılama oranımız yüzde 83,4. 15-18 yaş arası birinci doz aşılama oranımız ise kısa sürede yüzde 49,5’e ulaştı. Yani her iki gencimizden biri aşısını yaptırdı” dedi.
İstanbul Valiliği koordinasyonunda yükseköğretimde yüz yüze eğitime ilişkin “2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Salgınla Mücadelede Tedbir ve Uygulamalar” değerlendirme toplantısı düzenlendi.
Valilikteki toplantıda İstanbul Valisi Yerlikaya, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Sinan Aksu, Kredi ve Yurtlar Genel Müdürü Recep Ali Er ile İstanbul’daki 11 devlet, 44 vakıf üniversitesi ve 3 meslek yüksekokulu yöneticisi yer aldı.
Yerlikaya, açılış konuşmasında, ilk ve ortaöğretimde yüz yüze eğitimin başlamasının üzerinden 15 gün geçtiğini anımsattı.
Eğitimde teknolojik olanaklardan, hibrit eğitim modellerinden sonuna kadar yararlandıklarını vurgulayan Yerlikaya, ”Ancak bilim insanlarımızın da üzerinde ısrarla durdukları gibi yüz yüze eğitim sadece mekansal bir mesele değildir. Okullar, üniversiteler ortak çalışma kültürünün geliştiği kültür, sanat ve spor aktivitelerinin yapıldığı mekanlar; sosyalleşme ve iletişimin A, B, C’si. Ayrıca yüz yüze eğitim, iletişim ve öğrenme süreçlerini, pedagojik gelişimi doğrudan etkileyen bir model” diye konuştu.
Yerlikaya, geçen yıla göre bu yıl Kovid-19’la mücadelede aşı gibi güçlü bir imkan olduğuna işaret ederek, “Bugün itibarıyla aşılama oranımız yüzde 83,4. 15-18 yaş arası birinci doz aşılama oranımız ise kısa sürede yüzde 49,5’e ulaştı. Yani her iki gencimizden biri aşısını yaptırdı” dedi.
“Üniversite çalışanlarının ve öğrencilerimizin sağlığı her şeyden önce geliyor”
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar da İstanbul’un yükseköğretim kurumlarının neredeyse yüzde 30’una ev sahipliği yaptığını, kentteki üniversitelerin lisans ve lisansüstü dahil toplam yükseköğretim örgün öğrencilerinin yüzde 23’ünü okuttuğunu, toplam öğretim elemanlarının yaklaşık yüzde 50’sini konuk ettiğini kaydetti.
Yüz yüze öğretimin yükseköğretim kurumlarının önceliği olduğunu ifade eden Özvar, “Öğrencilerimiz yerleşkelerimizde, sınıflarda öğretimlerine başlayacaktır. Yüz yüze öğretimle birlikte salgının bölgesel ve yerel seyrine göre çevrim içi uygulamaları da yükseköğretimde etkin bir şekilde kullanacağız. Öğrencilerimiz 3 yarı yılın sonunda yüz yüze öğretim usulünün yanı sıra diğer öğretim yöntemleriyle de eğitimlerine üniversite yerleşkelerinde devam edecektir.” diye konuştu.
Özvar, Yükseköğretim Kurulu ve üniversitelerin öğretimin kesintiye uğramadan sürdürülmesi için bütün imkanları seferber ettiğini belirterek, derslikler, kantinler, kütüphaneler ve diğer sosyal toplanma ortamlarının elden geçirilip öğretime hazır hale getirildiğini, üniversite yönetimlerinin öğrenci sayısı ve alt yapılarına göre risk değerlendirmelerini ve programlarını yaptığını söyledi.
Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında yüz yüze öğretimin başladığı 2021-2022 güz yarı yılında, “üniversite yerleşkelerinde uygulanacak önlemler” ile “eğitim ve öğretim” süreçlerinde dikkat edilecek hususlar hakkında YÖK’ün iki ayrı rehber çalışması yaptığını, rehberlerin üniversite yönetimleriyle istişare edilerek ve sağlık bilim kurulu üyelerinin desteğiyle hazırlandığını anlatan Özvar, “YÖK’ün çerçeve kararlarını içeren bu rehberlerimiz, salgına yönelik uygulamalarda üniversite yönetimlerine ‘yol gösterici’ mahiyettedir. Üniversite yönetimlerimiz de Kovid-19 salgını, eğitim-öğretim ve yerleşkelerine dair rehber çalışmalar hazırladı ve bunları paydaşlarıyla paylaştı. Üniversitelerimiz salgının dinamik bir süreç olduğunu göz önünde bulundurarak ilgili kurulları marifetiyle salgının bölgesel ve yerel seyrine göre farklı planlamalar da yaparak esnek kararlar aldı” dedi.
Prof. Dr. Özvar, yükseköğretimde yüz yüze derslere başlandığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Bu süreçte akademik olsun idari personel olsun tüm üniversite çalışanlarının ve öğrencilerimizin sağlığı her şeyden önce gelmektedir. Bu konudaki sorumluluk sadece idarecilere değil, hepimize düşmektedir. İdareciler gerekli önlemleri almak ve uygulamakla yükümlü olduğu gibi hepimiz yükseköğretimin paydaşı olarak alınan tedbirlere uymakla mükellefiz. Bu bakımdan, toplum sağlığı açısından akademik ve idari personel ile öğrencilerimizin aşı olmaları büyük önem arz etmektedir. Ben buradan bütün paydaşlarımıza dersler başlamadan aşılarını tamamlamalarını ve böylece üniversitelerine destek vermelerini rica ediyorum. Yükseköğretim sistemimiz içerisinde öğretim elemanlarımızın yüzde 88,56’sı bugün itibarıyla 2. aşılarını olmuş vaziyettedir. İnşallah eğitim-öğretim dönemi başlamadan önce bu oranı yüzde 100’e çıkarmak istiyoruz. Bu aşı oranlarının 2021-2022 akademik yılı dolayısıyla yüz yüze eğitim konusundaki kararlılığımızı desteklediğini, bu konudaki inancımızı artırdığını ifade etmek isterim. İnşallah öğrencilerimiz de öğretim elemanlarımız gibi eğitim öğretim dönemi açılmadan önce aşılarını tamamlamak suretiyle yüz yüze eğitim için gerekli olan bu şartı da yerine getirmiş olacaktır.”
“Salgın esnasında yöntemlerin bir arada uygulanması öğretimin kesintisiz sürdürülmesi için vazgeçilmez”
“Kampüs Ortamına Yönelik Uygulamalar Rehberi”nde derslikler ve çalışma salonlarında Kovid-19’a karşı alınacak tedbirlerin de ortaya konulduğunu aktaran Özvar, bunları; “Temizlik, maske ve mesafe kurallarına uyulması, dersliklerin mümkün mertebe havalandırılması, ortak kullanım alanlarının periyodik olarak temizlenmesi, sosyal aktivitelerin mümkün olduğunca açık havada sürdürülmesi, sınıflarda kapasite planlamasının yapılması, kalabalık grup çalışmalarından kaçınılması, ders saatlerinin sınırlı tutularak blok derslerin yapılmaması” şeklinde sıraladı.
Özvar, dersliklerde öğrencilerin mümkün mertebe mesafeye dikkat ederek oturmasının, maskesini çıkarmamasının önemli kurallar arasında yer aldığını ifade ederek, ”Özellikle koro çalışmaları gibi yüksek sesle yapılan aktivitelerin daha fazla damlacık oluşturarak riski artırdığı bilinmektedir. Bu tür grup çalışmaları mümkün olan en az sayıda birey ile ve mesafeye dikkat ederek gerçekleştirilmelidir. Uygulanabilecek yerlerde, öğrencinin sürekli aynı yere oturması, herhangi bir öğrencinin pozitif çıkması durumunda temaslı ve yakın temaslı takibinde önem arz etmektedir. Bir öğrencimizin PCR testinin pozitif çıkması durumunda Sağlık Bakanlığımızın rehberlerine göre temaslı ve yakın temaslı takibi ile yönlendirmeler üniversitelerimizce yapılacaktır.” dedi.
Üniversitelerin, Kovid-19 salgını öncesinde de kullandıkları uzaktan öğretim yöntemini, salgın esnasında bütün programlara genişleterek tecrübe kazandığını dile getiren Özvar, şunları söyledi:
“Bu tecrübe ile bu yeni akademik yılda gerekli gördükleri derslerin belirli bir oranını bu yöntem ile verebileceklerdir. Öğretim elemanlarımız derslerin büyük kısmını yüz yüze sınıflarda anlatacaklardır. Diğer yanda bir kısım teorik dersleri ise senkron dediğimiz aynı anda çevrim içi olarak da öğrencilerine sunabileceklerdir. Üniversitelerimiz, asenkron yani derslerin video kayıtlarının alınıp öğrenciler tarafından izlenmesinin önünü açan uygulamaları da yapabileceklerdir. Böylece yüz yüze öğretimin yanı sıra online, senkron ve asenkron gibi uzaktan eğitim yöntemleri ile dersler çeşitlendirilmiş bir şekilde yürütülebilecektir. Salgın esnasında bu yöntemlerin bir arada uygulanması, öğretimin kesintisiz sürdürülmesi için vazgeçilmezdir. Uygulamalı öğretimler, stajlar ve iş yerinde mesleki eğitimlerin de tedbirlere uyularak devam etmesi gerekmektedir. Öğrencilerimizin staj ve iş yeri mesleki eğitimlerinde kamu ve özel sektörden gerekli anlayışı göstermeleri ve tedbirlere riayet etmek suretiyle kapılarını öğrencilerimize açmalarını beklemekteyiz.”