Yörük Kültürü ve Anadolu Türk Medeniyeti
Yörükler Anadolu’da bin yıllık Türk kültürünü, gelenek ve göreneklerini yaşatmaya devam ediyorlar. Malazgirt zaferinden sonra Orta Asya bozkırlarından gelerek, Anadolu’yu bir daha bırakmamak üzere yurt edindiler. Ahlat ile başlayan yolculuk daha sonra yeni fetihlerle Balkanlara, Rumeli’ne iskan edildiler. Yörük, Manav, Muhacir, Türkmen, Karakeçili, Sarıkeçili, Kızılkeçili, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Honamlı, Hayta, Boynuinceli, Karatekeli, Sarıtekeli, Bozulus, Varsak, Avşar, Dedeler, Karakoçan gibi çok sayıda aşiret, boy ve oba ile değişik il ve bölgelerde yaşayan Yörükler, yetiştirdikleri hayvanlara ya da yöreye göre isim alsa da aşiretleri ve obaları farklı olsa da hepsi aynı soydan, aynı boydan kökü bir Oğuz Türkü’dür. Türk’ün özüdür.
Pir-î Türkistan Hoca Amet Yesevi Hazretleri’nden mayalanmış Yörük-Türkmenler, o kutlu kodu taşımaya devam ediyorlar. Çalışarak, üreterek ülke ekonomisine katkı sağlıyorlar. Yörükler, çalmaz, çırpmaz, kaçakçılık yapmaz, otobüs yakmaz, karakola molotof atmaz, devletine baş milletine taş kaldırmaz, askerine polisine kahpelik yapmaz, huzursuzluk çıkarmaz, bozgunculuk yapmaz, karaborsacılık fırsatçılık yapmaz… Yörükler emek verir, yürek verir, bu vatan uğruna can verir, kan verir… Kıymetlerini bilenlere selam olsun…
Konar-göçer bir yaşam tarzı, yaylak-kışlak hayatı olmak üzere iki bölüm ve yolcuktan oluşur.
Hayatları bu yollarda geçiyor. Çileli bir hayat, göç yollarında yaşanan sıkıntılar ise ayrı bir dert. Bir yaşam kültürü olmuş, yollarda doğanlar, ölenler artık sıradan bir hale gelmiş. Bir konar göçer kültür oluşmuş, kıl çadırdan medeniyet yolunda efsaneler, hikayeler, türküler, şiirler, ağıtlar, sözlü-sazlı aşık, ozan geleneği ve kendine has bir yaşam tarzı geliştirdiler. Beylikten cihan devletine geçişte köprü oldular, büyük bir medeniyet oluşturdular.
Dünyada yaşanan küresel virüs salgını sonrası gözler bir anda tarım ve hayvancılığı çevrildi. Bu vesileyle unutulan Yörük Türkleri de hatırlamış oldu. Anadolu mümbit bir coğrafya ve sığınılacak güvenli bir liman. Anadolu insanı üretken ve merhametli bu değerlerimizi günışığına çıkarma zamanı gelmiştir. Şimdi tam zamanı, artık harekete geçmeliyiz.
Çok sayıda toplantılar, seminerler, konferanslar, çalıştaylar yapıldı, sorunlar konuşuldu, raporlar hazırlandı ve seçimler bitince her şey unutuldu verdi.
Kaderin cilvesi, hiç hesapta yokken bir anda gözler yeniden Yörüklere çevrildi, iyi de oldu.
Yeniden özümüze dönme fırsatı oldu. Bu kültürü yok etmeyelim. İmkansızlıklar ve şehir özentisi ile Yörük hayatına ilgi azalsa da hala gelenek ve görenekler devam ediyor.
Akdeniz, Ege, Marmara, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, İç Anadolu’da olmak üzere Anadolu’nun çok büyük kesiminde tarım ve hayvancılık yapan Yörükler yaşamaktadır. Bunlara basit sayılabilecek destekler verilecek, bütçeden büyük harcamalar yapılmasına gerek yok. Çok ağır şartlar altında hayatlarını idame etmeye çalışıyorlar. Milli tarım politikaları çerçevesinde, mera, otlak, arazi, tohum, gübre, mazot, küspe, tohum, saman, yem, damızlık ve pazarlama destekleri gibi teknik ve zırai destek verilmesi yeterli olacaktır. Kooperatifler oluşturulmalı. Et ve Süt Kurumu, et ve süt ürünlerine alım garantisi verilmelidir. Tarım Bakanlığı, TİGEM, TMO gibi kurumlar bir kısım destekler veriyor ama yeterli değildir. Bölgesel, sektörel ve il bazlı destekler verilmelidir. Bölge kalkınma ajansları ve kırsal yaşamı destek projeleri bu konuda destek vermelidir.
Yeni dönemde artık modern tarım ve modern yöntemle hayvancılığa geçilmelidir. Buna göre kalkınma planı hazırlanmalı. Eğitim ve teknik destek verilmeli, ne kadar atıl durumda hazine arazisi varsa ekilip biçilmelidir. Yörükleri de artık oyalamayı bırakalım. Sorunlarını kalıcı olarak çözelim. Bu konuda yetkililer inisiyatif almalıdır. Bunların da kullanım şartları ağır olmamalı, protokol ve bürokrasiye boğulmamalıdır.
Bürokratlar da sorunların çözümüne yardımcı olmalıdır. Yayla, otlak, mera, mezra gibi ihtilaflı konular var, iki aşiret, iki oba, iki boy, iki köy, iki ilçe ya da iki il arasında, bu tür konuları hızla arabuluculuk ile aşalım ve bir an önce üretime başlayalım. Yılan hikayesine dönen arazi veya tarla birleştirmeleri, bütünleştirmeleri tamamlanmalıdır. Yörükler Anadolu’nun tapusudur. Sahip çıkalım, sorunlarını çözelim. Yörükler bu ülkenin direğidir. Bu direği güçlendirelim. Çoban ateşi tütmeye devam etsin. Bu konuda detaylı çalışmalar yapıldı. Çalıştaylar yapıldı. Raporlar hazırlandı. Sadece uygulamaya geçilmelidir. Strateji Derneği ve Strateji Enstitüsü olarak biz de katkı sunmaya hazırız.