Zafer Partisi: Ege’de Lozan anlaşması esastır!
Zafer Partili Sedat Timur, Yunanistan’ın 1882’den bu yana topraklarını altı kat büyüttüğünü belirterek, Yunan- Rum ikilisinin esasen uluslararası hukuk ve anlaşmaları tanımaz ve uzlaşmaz bir karaktere sahip olduğunu söyledi.
Zafer Partisi Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sedat Timur, Yunanistan’ın Lozan ve Paris Anlaşmalarına aykırı olarak kendisine devredilmeyen 152 ada, adacık, kayalık grubuna sahip çıkmak istediğini, işgal ettiğini söyledi ve ”Adalar Denizi’nde Lozan anlaşması esastır, esas olmalıdır.” dedi.
Temeli yüzyıllar öncesine dayanan, birlikte kardeşçe yaşamış Türk – Yunan halklarının birbirleriyle sorunları olmadığını belirten Sedat Timur, ”Yalnızca emperyalistler tarafından devamlı olarak şımartılarak boyundan büyük taleplerle bu dostluğa zaman zaman büyük zararlar veren Yunan hükümetinin, Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta akıl dışı, mantık dışı, hukuk dışı talepleri vardır.” dedi.
Sedat Timur’un açıklaması şöyle:
”Bizler, emperyalist devletler tarafından güdümlü Yunan-Rum taleplerini iyi niyet göstergesi olarak algılayıp ne zaman masaya oturduğumuzda; müzakere edeceğimiz konu Yunan-Rum taleplerinin kabulü ve yeni tavizlerin istenmesi noktasına evrilmiş ve arabulucuların bu yeni tavizleri, Yunan lehine koparma noktasında devreye girmesiyle sonuçlanmıştır.
Yunanistan 1828 yılında Mora yarımadasında kurulduğundan beri devamlı Osmanlı İmparatorluğu’na yenilmesine rağmen topraklarını altı kat bu şekilde, talepte bulunarak müzakere masalarında büyütmüştür.
Bu yüzden; Yunan- Rum ikilisi esasen uluslararası hukuk ve anlaşmaları tanımaz ve uzlaşmaz bir karaktere sahiptir. Yunanistan, Lozan ve Paris Anlaşmalarına aykırı olarak kendisine devredilmeyen. EGAYDAAK (egemenliği anlaşmalar ile Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık, kayalık) 152 ada, adacık, kayalık grubuna sahip çıkmak istemekte, işgal etmektedir. Adalar Denizi’nde temel konu budur.
Bu konu açıklığa kavuşmadan karasuları, kıta sahanlığı vs. hiç bir konu açıklığa kavuşamaz.
Diğer yandan yine Yunanistan Lozan ve Paris Andlaşmalarını ihlal ederek gayri askeri statüde olmak kaydıyla kendisine devredilen adaları amacı dışında silah deposu haline getirerek,
Egemenlik devir şartını da ortadan kaldırmıştır.
Bu adalardaki ağır taarruzi silahlar ve büyük askeri birlikler Türkiye’yi tehdit etmektedir.
Bu açıkça BM 51. Madde gereğince meşru müdafaa hakkını kullanımını gerektirici bir durum oluşturmaktadır.
Diğer yandan Adalar Denizi’nde statü Lozan Andlaşması ile belirlenmiştir.
Lozan’a göre 3 mil olması gereken karasuları yine Yunanistan tarafından ihlal edilerek 1936 yılında 6 mile çıkarılmıştır.
Yunanistan parlamentosu geçmiş dönemlerde Adalar Denizi’nde Yunan karasularını 12 çıkarma yetkisini Yunan hükümetine vermiş ve Yunan hükümetinin böyle bir karar alması durumunda 1995 yılında zamanın Türk hükümeti tarafından savaş sebebi (casus belli) sayacağını tüm dünyaya ilan etmiştir.
Ne var ki 2005 yılında zamanın hükümetinin TBMM Başkanı olan siyaset ve öngörüden yoksun bir parlamenteri tarafından, Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma kararına Türkiye olarak itiraz etmememiz gerektiği konusunda hazin açıklamalarda bulunmuştur.
Yüce Türk Milletinin şanlı tarihi, milli şuurdan yoksun bu talihsiz açıklamayı da tarihi bir not olarak düşmüştür.
Yunan hükümeti almış olduğu bu yetki ile ilk olarak İyon Denizi’nde karasularını 12 mile çıkardığını ilan etmiş ve şimdi de Adalar Deniz’inde 12 mile çıkarmanın fırsatçılığını aramaktadır.
Dünyada eşi benzeri olmayan Yunan hukuk tanımazlığına bir örnek vermem gerekirse; Dünyada karasularının ötesinde hava sahası uygulaması yapmaya kalkan tek örnek Yunanistan’dır.
Karasuları 6 mil iken, traji komik şekilde hava saham 10 mil demektedir.
Bu inanılır ve kabul edilebilir bir durum değildir. Adalar Denizi’nde Lozan anlaşması esastır, esas olmalıdır.
Türk Yunan dostluğunun Karasuları Lozan’da olduğu gibi 3 mile inmelidir.
Gayri askeri statü adaların şartları statüye uygun hale getirilmelidir.
Lozan statüsü uygulandığında ve Yunanistan’ın emperyalistlerin figüranı olmaktan çıkarak Türkiye’nin ve Türklerin dostluğuna güvenmesi durumunda ortada hiçbir sorun kalmayacağı gibi Adalar Denizi gerilimlerin ve düşmanlıkların denizi değil, her iki ülke halklarının huzur içinde yaşayacağı bir barış denizi olacaktır.
Aksi taktirde Yunanistan’ın emperyalistlerin kışkırtmalarıyla emrivakilere kalması durumunda, Ege’de başlayan kıvılcım kısa sürede tüm Avrupa ve Asya’yı içine alacak bir alev topuna döneceğinden, ortaya çıkacak felaketlerin sorumluluğu Yunanistan’a ait olacaktır.
Bu nedenle;
Yunanistan’ı Lozan hükümlerine saygı duymaya ve uymaya davet ediyorum. Bu vesile ile Zafer Partisi olarak bir konuyu daha hatırlatmak isteriz;
Türkiye Kıbrıs meselesine Lozan andlaşmasının 16. Maddesi gereğince Osmanlı Devleti’nin halefi ve devredilmeyen toprakların kaderinin tayinde ilgili devlet olması sıfatıyla dahil olmuştur.
Ancak Yunanistan Kıbrıs’taki statüyü de Rumlar’la birlikte bozmuş, adaya 20 bin asker getirerek onlarca yıl Türk soydaşlarımıza insanlık dışı baskı ve sonunda da 1959 Londra ve Zürih anlaşmalarından doğan garantör devlet olma hakkımızı kullanarak yaptığımız 1974 barış harekatı öncesi de soykırım uygulamaya kalkmıştır.
Türkiye’nin Kıbrıs meselesine dahil olmasını istemeyenler, aslında Lozan anlaşmasını da yok saymaya çalışmaktadır.
Şurası herkes tarafından çok iyi bilinmeli ki;
Türkiye Lozan anlaşmasının 16. Maddesi gereğince ve bölgesini ilgilendiren her konularda, her durumda ve her şart altında kurulacak masalarda hak ettiği yerini alacaktır.”