Zafer ve Destan

30 Ağustos 1922 tarihi, benim için her zaman ‘Zafer ve Destan’ kelimelerini çağrıştırır.

Çanakkale Savaşından yeni çıkılmış, yokluk ve yoksulluk Anadolu’muzun her yönünü karalara bağlamıştır.

Her türlü yokluğa karşın, Anadolu insanına önder ve rehberlik yapacak bir güç kısacası ‘Askeri deha’ gerekliydi.

Yunanistan, bu savaşta elbette günümüzde olduğu gibi tek başına değildi. Emperyalizm, tüm kirli yüzünü ve gücünü Yunanlılara destek vererek göstermiştir.

***

Sakarya Meydan Muharebesi, (23 Ağustos – 13 Eylül 1921) Kurtuluş Savaşımızın başlangıç noktasıdır. Bu savaşlar kaybedilseydi TBMM, Sevr Antlaşmasını onaylamak zorunda kalabilirdi.

Bu olasılığı düşünmek bile istemiyorum ama maalesef içimizde ‘Lozan düşmanlığı’ ve ‘Sevr hayranlığı’ takınan yobaz düşünlerin olması da düşündürücüdür.

Sakarya Meydan Muharebesi, Mustafa Kemal ve silah Arkadaşları ile birlikte Polatlı’dan başlattıkları ve emperyalizme karşı, yokluk içindeki ulusal direnişin başlangıcıdır.

Savaş öyle kanlı geçiyordu ki, Polatlı’dan atılan top sesleri, Ankara’dan duyulmaktay dı.

Ankara’ya 50 km kadar yaklaşan Yunan birlikleri, ulusal savunma hattı sayesinde Ankara’yı ellerine geçiremediler.

‘Megali İdea’ hayalleri yani, Yunanların kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri bölgeleri ele geçirme ve Bizans İmparatorluğu’nu yeniden hayata geçirme düşünceleri en başta duvara çarpmış oldu.

***

Sakarya Meydan Muharebesi, 100 km’lik alanda 22 gün/gece sürmesi ve çok fazla sayıda subay kaybı sebebiyle,  tarihimizde bu olay ‘Subaylar Savaşı’ olarak bilinmektedir.

Sakarya’da ‘Başkomutan’ gücü ile, Gazi Mustafa Kemal ve şehit olan Mehmetçiklerin kahramanlıkları, Cumhuriyetimizin kaderini belirlemiştir.

Mustafa Kemal Paşamızın, askeri dehası ve kahraman silah arkadaşlarının birlikteliğiyle, Yunan ordusunun işini Polatlı’da bitirip, son süngü Afyon/Kocatepe ve sonuçta 9 Eylül 1922’de İzmir’de, emperyalizm bozguna uğratılarak zaferle sonuçlandırıldı.

***

Mehmetçiğimin üzerinde ne doğru dürüst bir kıyafeti, teçhizatı ve de yiyeceği vardı. Bağımsızlık savaşı bu yoklukların sonucu başarıya ulaşmıştır.

Ne mutlu bizlere, Anadolu insanının gururla söylediği, ‘Kemal’in Askerleri’ sözüne karşın, bizler de ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ deyiminin sonuna kadar arkasındayız.

Mehmetçiğimizin varlığı ve inançları olmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki olamazdı. Bu sebeple Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah Arkadaşlarına yapılan tüm olumsuz tepki, hakaretleri şiddetle kınıyor ve kabul etmiyoruz…

Bu zaferimiz, ‘Tam Bağımsız Türkiye’ için dünyaya örnek ‘Anti-Emperyalist’ bir mücadele olmuştur.

İngiliz Başbakan Lloyd George’nin şu sözü, emperyalizmin emellerini ortaya koymaktadır;

“Bir Türk zaferi hepsinde bağımsızlık hevesi uyandırabilir.  Dağılmamak için Mustafa Kemal’i mutlaka ezmek zorundayız. Bunun için Yunan ordusuna güveniyordum. Hükümetim o orduyu donatmış, ayrıca da 16 milyon sterlin yardım yapmıştı.”

***

Ünlü şair Nazım Hikmet’in, Büyük Taarruz Zaferi’ni anlatan muhteşem şiiri de, bizleri o günlere götürmektedir.

“Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki

Şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden

Güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki

Mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu.

Paşalar: “Üç” dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu.

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.

Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak

Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”

***

30 Ağustos Zafer Bayramımızın 102. Yıldönümü Kutlu Olsun…

Milli Kurtuluş Savaşımızın her aşaması vatanseverlik ve kahramanlık destanlarıyla dolu olup, 30 Ağustos Zaferi’ni ayrım gözetmeksizin birlik ve beraberlik içerisinde coşku ile kutlamalıyız.

Bu zafer, tüm dünyaya ‘Türk Milleti Bağımsızdır ve Bağımsız Kalacaktır.’ düşüncesinin omurgasını teşkil etmektedir.

Doya doya kutlayalım…

Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…