Zordur kadın olmak…
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
Çok üzücüdür ki, kadının adı maalesef şiddetle anılır oldu.
Nazım Hikmet
***
Kocaman kocaman billboardların yanından geçiyorum içim ürperiyor.
Susma, kadına şiddete hayır, sana vuran eller kırılsın ve şiddete uğramış kadın fotoğrafları. Bir an düşünüyorum, gezip görmek için başka bir kadının, bizim ülkemize gelmiş olabileceğini hayal ediyorum ve tekrar içim ürperiyor. Neden mi? Bu ülkede kadınlar diyorum ve öylece kalıyorum.
Ve kadının adı her gün ekranlarda, ‘dövüldü, bıçaklandı, öldürüldü’ diye geçiyor. Her gördüğümüzde, her duyduğumuzda ne yazıktır ki, bu durumun biraz daha normalleştiğini hissediyoruz.
Erkeklerin fiziksel gücünü, kadını dövmek, kadını baskılamak, hatta kadını yaşamdan koparmak için kullanıyor olmasını ne genellemek doğrudur, ne de meşrulaştırarak normalleştirmek. Bireylerin şiddet eğilimleri bütün toplumu ilgilendiren bir meseledir çünkü.
Şiddet dediğimizde akla fiziki güç kullanımı geliyor ama halbuki baş etmek zorunda olduğumuz psikolojik, cinsel, ekonomik şiddet de var.
Eski Türkler’de, kadının yerine baktığımızda, Türk felsefesinde ve Türk kültüründe kadının çok üstün bir mertebede olduğunu görürüz. Bu dönemde eski Türkler, kadını kutsal olarak kabul etmiş ve el üstünde tutmuşlardır. Ata binen, kılıç kuşanan, ok atan eski Türk kadınları, korkusuz, çevik ve bilge kadınlarmış.
Erkekler için bu kadınlar, ideal eş olarak görülürmüş. Kadınlar da eşlerini güçlü, korkusuz ve bilge erkeklerden seçermiş. Kadın, fiziksel olarak da, söz hakkı olarak da erkeğinin yanında yer alırmış. Yaşam felsefeleri birbirlerini tamamlamak üzerineymiş. Bu durumdan dolayıdır ki, ‘’yarım’’ kelimesi ‘’yârim’’ olarak, ‘’eşitlik’’ kelimesi de kısalarak ‘’eş’’ kelimesi olarak günümüze kadar gelmiştir.
Cengizhan’ın, ‘’Ben sizin Han’ınızım. Bu da benim Han’ım’’ söylemi de kadına verilen değeri apaçık ortaya kokuyor.
Altay Türklerinin, Altay dağının en yüksek tepesine, ‘‘Kadın Başı’’ adını vermeleri de, kadının yüceliğini muhteşem bir şekilde anlatıyor. Türklerin, Arap kültürü ile tanışmasıyla birlikte kadının adı yavaş yavaş yok oluyor, eşinin yanında olan o muhteşem ‘’Türk Kadını’’, Arap kültüründeki gibi erkeğin 4 adım gerisinde bırakılıyor. ‘’Türk kadını’’, Cumhuriyetin kurulması ile Mustafa Kemal Atatürk tarafından tekrar değer görerek, kanun karşısında tekrar eşit haklara sahip oluyor.
***
Kadına şiddetin ilk olarak insanlığa, dünya gözüyle bakıldığı zaman güzel ülkeme, inançlarımız olarak bakıldığında dinimize ve vicdanımıza, güncel olarak baktığımızda, ekranlarımıza ve billboardlarımıza yakışmadığı kadar eş, sevgili, abi, baba gibi kavramların yanına da yakışmadığını apaçık görüyoruz.
Büyük usta Neşet Ertaş’ın o güzel türküsünden bir kesit ile bitirmek istiyorum:
İki büyük nimetim var
Biri anam, biri yarim
İkisine de hürmetim var
Biri anam, anam, biri yarim
Birisi var etti beni
Birisi yar etti beni
İkisinin de birdir yeri
Biri anam, biri yarim…
Nurten Arkadaşım; ilk yazınız… ve çok önemli bir konuyu ele almışsınız, bilgilendik… teşekkürler. ..
Ne kadar güzel dile getirmiş yazan. Tek dileğim asıl hedef ve potansiyel hedef kitleye ulaşması.
💙
Harika bir yazı …
Kadınlarımızın, olması gereken yerini aldığı bir ülkede yaşama özlemiyle …
Yüreğinine sağlık yazarım,
gurur duydum …
Kaleminize yüreğinize sağlık bu güzel yazıya bir katkı da benden olsun.
Selamlar
KADIN SEVGİDİR,
KADIN AŞK’TIR,
KADIN GÜZELLİKTİR,
KADIN TÜRKÜDÜR,ŞARKIDIR.
KADIN ŞİİRDİR.
KADIN HERGÜN SEVMEKTİR.
DÜNYANIN EN GÜZEL VE EN UZUN ŞİİRİ
İKİ KELİMEDİR.
“SENİ SEVİYORUM”
NEMLİ GÖZLERİN ŞAİRİ
ATIF BALTACI
Harika bir yazı olmuş elinize emeğinize sağlık..büyük usta nazımla başlayıp ozanımız neşetle bitirmende ayrı bir güzellik katmış..salim arkadaşımın eşi nurten✌❤
Harika!
Harika elinize yüreğinize sağlık nedense hiç şaşırmadım bu guzellikteki yureği böyle guzel bi insandan bekliyordum demekki
İnsanlığın en değerli varlığı olan kadınları
geçmişten günümüze o kadar güzel anlatılmış ki
Nazım dan ozan Neşete bağlamanız müthiş. Bende Ozanın bir sözünü ekleyim
“Analar insandır biz insan oğlu”
Tebrik ediyorum.Bu güzel yazınla kadının toplumumuzdaki yerinin nereden nereye geldiğini gözler önüne sermişsin.Kadının adının olduğu,söz verildiği,değer gördüğü bir dünya özlemiyle.
Ne kadar guzel ne kadar dogru bir yazi…kaleminize sağlık
Hepimizin eşit olduğu bir dünya hayali ile, kaleminize sağlık.
.
İlk yazı konusu, kadınlar olunca hiç de şaşırmadım desem, yalan olmaz.
Kaleme alınışı ve zenginleştirilmiş uranyum misali anlatının geçmişten günümüze bir analizi içermesi, topyekûn bir gücün ayak sesleri değil de nedir!
Kadınlara yaradılış misyonunda verilen rol ve dünyanın devamı adına verilen mucizeden bahsetmeyeceğim bile!
Kadınlar/kadınlarımız en çok anne olmayı sevseler de! yıllar boyu birçok alanda da başarıların sahibi olmuşlardır.
İlk yazı, ilkyaz sevinci gibi hayırlı uğurlu olsun, kadim şehrin kadim dostu Nurtencim…✍📚
– Kitaba koşanlar hep bir kıvılcımda can bulur…
Kaleminize yüreginize sağlık kadının bir cinsel obje olarak gören erkeklere gelsin bu yazınız tebrikler