Para basalım ama nasıl? Prof. Dr. Haydar Baş’tan önemli açıklama

Para basalım ama nasıl? Prof. Dr. Haydar Baş’tan önemli açıklama
04.04.2020
A+
A-

Koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında para bulmaya çalışan Türkiye’de ‘para basalım, ama kontrolsüz olursa felaket olur’ sözleri duyulmaya başlandı. Felaketle sonuçlanmaması için para basmanın, Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nde açıkladığı şekilde yapılması gerekiyor

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve şu ana kadar 54 binden fazla insanın ölümüne neden olan koronavirüs salgını, ülkelerin ekonomileri üstünde de ölümcül etkiler oluşturuyor. Salgının yıkıcı darbeleri karşısından ekonomilerini ayakta tutmak isteyen devletler ise peş peşe destek paketleri açıklıyorlar.

Koronavirüsle mücadele için Almanya 550 milyar euro, Hollanda 100 milyar euro, Fransa 300 milyar euro, ekonomisi zorda Polonya 52 milyar dolar, İspanya 200 milyar euro, İngiltere 300 milyar sterlin, ABD ise 1.2 trilyon dolarlık destek paketi açıkladı.

Türkiye ise yalnızca 15 milyar dolar (100 milyar TL) ayırabildi. Bu yetersiz olacağı için de geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Milli Dayanışma Kampanyası başlatılarak, vatandaştan yardım istendi. Bizim gibi vatandaşından yardım isteyen başka devletler de var.

Bunlar Irak, Lübnan, Sri Lanka, Senegal ve Güney Afrika… İletişim Başkanlığı’nın haber yayınan hazırlanırken yaptığı açıklamaya göre kampanya kapsamında şimdiye kadar 846 milyon 606 bin 155 lira bağış toplandı. Şüphesiz bu bağışlar çok önemli ancak, takdir edileceği gibi 1.5 yıl devam edebileceği ifade edilen koronavirüs salgınının ekonomik etkileriyle mücadele için bu paradan kat kat fazlası gerekiyor.

Zurnanın zırt dediği yerdeyiz

Son günlerde Türkiye’de sık sık duymaya başladığımız bir cümle var; ‘tek çare para basmak.’ Ekonomistler karşılıksız para basılması durumunda ceplerdeki paranın durduğu yerde değerinin yarı yarıya azalacağını ifade ediyorlar. Zira karşılıksız basılan para enflasyonun hızla yükselmesine neden olacağı ifade ediliyor. Ancak şu anda tam anlamıyla aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu yaşayan Türkiye, hem ‘para sıkışıklığı’ hem de ‘gelir azalması’ durumlarını aynı anda yaşıyor.

Dolayısıyla piyasada yeterli para bulunmazsa ekonomi daha da daralacak. Yani hem parasız kalanlara gelir transferi yapılmalı hem de parasızlıktan üretimin aksamasına engel olunması gerekiyor. Bu da hem vatandaşların hem de firmaların desteklenmesini zaruri kılıyor. Zurnanın zırt dediği yer de tam burası. Herkes bunu söylüyor ama şu soru cevapsız kalıyor: Bu destek hangi parayla, nasıl yapılacak?

Tüm yollar bir yere çıkıyor

3 Nisan’da İsmail Küçükkaya’nın Fox TV’deki programına online olarak katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin gereken adımları atmadığı takdirde para basmak dışında bir çare kalmayacağını söyledi.

Kılıçdaroğlu sözlerine şunu da ekledi: “Eğer kontrollü yapmazsanız o da felaket olur.” Aslına bakarsanız CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi bugünkü mantıkla nasıl basarsanız basın para basmanın büyük bir felaket olmaması mümkün değil. Zira karşılığı olan para basmak isterseniz, yurt dışından alacağınız döviz cinsinden borç parayı Merkez Bankası’na koyduktan sonra para basabilirsiniz. Bu hem dış borcunuzu artıracak hem de zaten büyük faiz yükü altındaki ülkeyi daha fazla yükün altına sokmuş olacak. Hâlihazırda uygulanan mantığa göre karşılıksız para basayım derseniz de enflasyon patlayacağı için bunun da ekonomi üzerindeki etkisi yıkıcı olacak.

Tüm yolların sonu felaket mi?

Herkesin ‘para basalım’ dediği ancak karşılıksız basılırsa bunun bir felaket olacağı, enflasyonu azdıracağı şeklindeki açıklamalar, politikacısından ekonomistine hemen herkesin Türkiye’ye ‘felaketlerden bir felaket beğen’ seçeneği sunduğunu gösteriyor.

Peki, gerçekten hükümetin, muhalefet liderlerinin ve de ekonomistlerin ifade ettiği gibi bu krizden tüm çıkış yollarının sonu bir felakete mi çıkıyor? Hayır, aslında Türkiye’nin önünde bir seçenek var ki, bu yol seçilirse yolun sonu felakete değil, parasal tüm problemlerin çözümüne ve ekonomide tam bağımsızlığa çıkıyor. İşte bu yolun adı Milli Ekonomi Modeli’dir.

Prof. Dr. Haydar Baş’ın tezi olan Milli Ekonomi Modeli, bugün ülkemizde içinden çıkamadığımız ‘para basmalıyız, ama nasıl’ sorusunun yanıtını Türkiye’ye bir felaket yaşatmadan verebilen tek strateji konumunda. Bugüne kadar 10 uluslararası kongrede, çoğu yabancı 500’den fazla bilim insanı tarafından irdelenmiş olan Milli Ekonomi Modeli, Rusya Parlamentosu Duma’da Şubat 2013’te 6 saat boyunca Rusya’nın beyin takımına bizzat Prof. Dr. Haydar Baş tarafından anlatılmıştı. Sonrasında Çin, Milli Ekonomi Modeli’nin formüllerini uygulamada Rusya’yı da geride bıraktı. Bugün bu modelin formüllerini 4 milyar nüfusa sahip BRICS devletleri de uyguluyor.

Tek bir çıkış yolu var

Şu an kullandığımız TL’nin borç alınan doların karşılığı basıldığını, yani doların tercümesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır ‘para basma enflasyon olur’ yalanıyla mücadele ediyor.

Prof. Dr. Baş,  Türkiye’de gerçekleşen emek ve üretimin yanında sahip olduğumuz yeraltı kaynaklarının karşılığında para basılması gerektiğini, bunun enflasyon oluşturmayacağını Milli Ekonomi Modeli’nde delilleriyle ortaya koyuyor.

Türkiye’de hükümet kaş yapayım derken göz çıkarmak istemiyorsa Prof. Dr. Baş’ın ve Milli Ekonomi Modeli’nde ortaya koyduğu kurallar çerçevesinde para basması gerekiyor. Aksi takdirde hem borçlar hem de enflasyonun katlanarak artması kaçınılmaz.

Rusya, en üst düzeyde davetle 2013 yılında Duma’da Sayın Baş’ı misafir ettiği halde, Türkiye’de ‘mesaj at 10 TL bağış yap’ diye vatandaşına SMS gönderen hükümet ise son derece çaresiz durumda olduğu halde Prof. Dr. Haydar Baş’ın kapısını hâlâ çalmış değil.

(Orhan DEDE / Yeni Mesaj)

ETİKETLER: ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.